Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!
Aşklarda bakım istiyor, öğrenemedin gitti.
Belkide.. Evet belkide sen, hiç haketmemiştin beni. Oysa ben; Her halinle kabullenmiştm seni.
Karşıdan karşıya geçer gibi sev beni: Önce bana, sonra bana sonra yine bana bak.
İkinci bir parıltı var senin bakışlarında.Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
Ben ne kadar öbür çiçekleri denesem. Seninki gül oluyor aralarında..
Ne kadar güzel olsada ölüm taşır!
Ne ikna edici bir intihar biçimidir; şimdi seninle göz göze gelmek..
Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini.
Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yüreğine giden bir bilet; “can” kenarı olsun.
Annem gözyaşları için ekmek kırıntısı gibi değerlidir derdi. Üstüne basıp geçenlerin çarpılışını görmek için bekliyorum seni.
Aklıma bile gelmiyorsun artık.. O kadar kalbimdesin ki.
Küçükken aldığım dışı güzel, İçi hep çürük çıkan elmalı şekerler gibisin. Aranızdaki tek fark; O elmalı,
Sen ise el’malı. Kimseyi suçlama, Suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, Sen ise ona herşeyini verdin.
Her gece onu düşünmekten saatim ilerlemez oldu. Kim sorarsa saat kaç diye,cevabım hep aynı; O’na doğru.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar; keşke yalnız bunun için sevseydim seni
Ki, Karaköy köprüsüne yağmur yağarken bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti çünkü iki kişiydik.
Özgürlüğün geldiği gün, O gün ölmek yasak!
Yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Öyle bir sihirbazdın ki beni bile kaybettin!..
Sonunda sen bir gün gelirsin diye, çok şeyin adı küçük yazıldı.
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın,karanlık her sokaktaydın,gizli her köşedeydin..
Biliyorum sana giden yollar kapalı üstelik de sen hiç sevmedin beni.
Sana rastladığım gün susuzdum, yalnızdım.Bir çırpıda içtim gözlerini.
Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme, kırk yılın hatrına “sen” kalayım.
Aşktın sen, gidişinden bildim seni…
Yoksuluz, gecelerimiz çok kısa. Dörtnala sevişmek lazım.
Bir daha beni sevdiğini söyleme ! Neden biliyor musun ? Çünkü yine inanırım.
Mutlu olmanın yolunu, karşıdakini mutlu etmek sanıyorduk. Yanıldık! Çünkü ne kadar mutlu ettiysek, o kadar yalnız kaldık.
Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey; Değmeyenlere… yüreğimin değmiş olması.
Güvenebileceğiniz ve sırtınızı dayayabileceğiniz sadece bir kişi vardır. Bu kişi annenizin kocasıdır ve çok ‘baba’ bir adamdır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder